25 Nisan 2011 Pazartesi

İzmir

bu şehrin havası bile yaşadığımı hissettiriyor.
bu kentin en büyük özelliği havasını soluyan insanın yüzünde oluşturduğu gülümseme
istediğiniz kadar mutsuz olun, bu şehrin sokakları sizde tebessüm oluşturacak birşeyler elbet çıkartır karşınıza
bu kent mutsuzluğu sevmez
bu kent gözyaşlarını sevmez mutluluktan olmadıkça
kendinizi bu şehrin akışına bırakın o size gideceğiniz yeri gösterir...
izmir... seviyorum seni.

5 Nisan 2011 Salı

"..."

nereye kadar üç noktalı cümlelerle karşı konabilir ki yaşama? 
daha ne kadar direnilebilir ki her anında tereddüt bulunan sözcüklerle?
bazen öyle bir an gelir ki noktayı koymalısındır cümlenin sonuna. noktayı koyarsın be cümle biter. karar kesindir bir daha değiştirilemez. kabullenilmesi kaçınılmazdır. bu anlarda noktayı koyamamak neden? 
neden bu korku? 
neden tüm bu belirsizlikler?
üç noktalar boğar seni. kararsızsındır amaçsızsındır çaresizsindir varlığın ya da yokluğunun bile farkında değilsindir. benliğinin yokluğunu kabullenişindir üç noktalı cümleler. umutsuzluğunu anlatırsın be arkadaş o üç küçük noktayla. neden bu tükenmişlik?


hayatta bazı anlarda üzerindeki beklentilere cevap veremezsin. tüm sevdiklerinin, uğruna hayatını göz bile kırpmadan haracayabileceğin insanların beklentilerine cevap veremezsin. susarsın. oysaki onları bu denli şımartmışlığın olmasa böylesine ısrarcı olabilirler miydi ki hayatında? ama bu sefer de onlar olmazdı hayatında. herşeyin bir bedeli var derler ya işte bedel bazen de böyle çıkar karşına. sevdiklerin seninle mutlu olacakken sen onlardan diyar diyar kaçarsın. köşe bucak saklanırsın. onlar merak içinde seni düşünürler bilirsin, hatta onlar üzülmektedir ve sen onları istemeye istemeye de olsa üzüyorsundur. neden be arkadaş? 


tek başına nereye kadar kaçacaksın tüm yaşananlardan. yahu kimden, neyden kaçtığını, her şeyden ziyade niçin kaçtığını "ne" için kaçtığını biliyor musun? kabullenemediğim ya da kabullendiğin ne biliyor musun?
nereye gidiyorsun arkadaş? nereye?


bir kez olsun bir nokta koy artık hayata. bir nokta koy gitmelere. bir nokta koy susmalara. bir nokta koy üzülmelere, üzmelere. bir nokta koy göz yaşına.


ya da ...

4 Nisan 2011 Pazartesi

özel birine

hayatımda bir insan var ki varlığı tanrının en güzel hediyelerinden biri oldu benim için.
mevlana ile şems'ten neyimiz eksik diye düşünmeden edemiyor insan.
varlığı için tanrıya şükürler olsun. doğduğu bu günü kendi doğduğum gibi hissettirdiği için teşekkürlerimi sunuyorum ÜSTADIMA. yıllar evveliyatında bir "naber" ile başlayan bu dostluğumuz yaşamla baki kalacak. ve biz daha çok demlikler bitirip, İzmir'in sokaklarını adımlayacağız...

2 Nisan 2011 Cumartesi

...

bazen bir ege şairi gibi denizi ve balıkları anlatmayı istedim
bazen de bir anadolu insanı gibi toprağımın kokusunu hissetmeyi
ama olmadı işte be. 
onlar oraların insanları olurken ben hayatımı, "şehirler arası otobüslerde" geçirdim. kıçımı koyabildiğim tek bir kent olmadı. her daim emanet sevgiler besledim şehirlerime. nerelisin diye sordular bana, sustum... bilmiyordum ki nereliyim. doğduğum kent neresi? ya büyüdüğüm? peki ya doyduğum?...

ben hep yolları sevdim bu yüzden. ben yollara aitim dedim hep içimden. 
"gidemediğin yer senin değildir" demiş birileri, aksine gidemediğim her yer benimdi. otobus camından baktığım her kasaba benimdi. benim zaten bir yurdum yokken en kolayı olarak gördüm tabelasını gördüğüm her şehri vatan saymayı ve her çıkış tabelasında içim buruldu memleketimden ayrılır gibi...

ama birgün bir şehri değil memleket, evim gördüm... çünkü içinde sen vardın. ömrümde ilk kez gördüğüm bir şehir sırf içinde sen varsın diye yedi sülalemi barındırıyor gibi hissettim. benliğimi o kentte bıraktım seninle birlikte ve şimdi bu doğduğum topraklarda bir yabancı oldum. sokaklarında büyüdüğüm kent yabancı bana. ben bende değilim ki bu kentin sokakları beni tanısın...

bir yabancı oldum bu topraklara ve nereye gitsem kabul etmiyor beni...
vatanım senin yanın, ben o toprakların çocuğuyum artık. çünkü seni tanıdığımdan beri ben senden önceki beni saymadım, ben seninle açtım gözlerimi hayata ve benim topraklarım senin olduğun yer...