26 Ekim 2011 Çarşamba

haysiyetimize...

bünyede var ab-ı hayat
az daha kudret ver ey hakk
bu kadeh de bitsin
sonra edersin helak

gönlüm varmış çıkmaz sokağa
sen bari yol göster yarına
artık susmak zor
konuştur yar yanında

ab-ı hayata küfreylemek olmaz
o olmaza kul yare içini dökmez
yar görmezden gelse de
kul onu kadeh kadeh unutmaz...
eeeeyyyy hayat 

susmayı bıraktığım zamanlarda, suskunluğu seçen bir kalp çıkarttın karşıma
şimdi benim sözlerimin ne anlamı var ki....

haaaaadddiii be

ne demiş Nazım Hikmet,
"seni düşünmek güzel şey"...

seni düşünmek bu dünyadan arınmak,
hür olmak, hürriyeti yaşamak...

seni düşünmek günü yaşamak,
güneşi, yağmuru,sabahı, öğleyi, akşamı yaşamak....

seni düşünmek,görmezden gelmek hayatı,
gülümsemek bıkmadan...

seni düşünmek huzuru bulmak,
sonsuz bir uyku yaşamak bulutlarda...

seni düşünmek... neyse ya cok da düşünmemek lazım
bir yerden sonra nasıl olsa gerçek hep karşında olacak...

neyseee... mithaaaatttt nerde oğlum bizim ayranlar...

işte öyle bir şey

karşında cevapsız kalmanın sancısını bir bilsen,
ah o içinden dışarıya patlamak isteyen cümleleri
içeride tutmanın zorluğunu bir bilsen,
bir karış ötemdeyken bile
sana dokunamayışımın kalbimi yerinden zorlayışını bilsen....

oysa ki hepsi o kadar kolay ki,
gözlerine bakıp sevdiğimi söylemem,
yüreğimin sunduğu tüm güzellikleri sana anlatmam,
usulca elini elimin içinde kaybetmem...

hani bazen içinde birşeyler olur
seni senlikten alır, için içine sığmaz
avazın çıktığı kadar bağırmak istersin
belki de yalın ayak koşmak,
belki de hüngür hüngür ağlamak,
belki de sessizce şişe diplerinde kaybolmak.
işte öyle birşey...

hani ne yerdesindir ne gökte,
ne güzdesindir ne yazda,
ne candasın ne cananda,
işte öyle bir şey...

hani bazen... işte öyle bir şey....

22 Ekim 2011 Cumartesi

hop dedik

yıllaaaarrr yıllar sonra kalbim titredi be
ama gene topu o iki taşın arasından geçiremedik.
gerçi geçirsek ne farkedecekti
hükmen mağlubuz şu hayatta mevzu aşksa
ben golün sevincini yaşarken kendi arkadaşım taşüstü der o an biter.
malum mahalle maçlarıyla büyüdük biz
ve mahalle macında takım arkadasının ağzından cıkan her söz
fifa kararından daha kesindir.neyse bak konuyu yine sapıttırıyorum

velhasıl kelam bir hareketlenme oldu gönlümüzde
sebepsiz sırıtmalar oldu yüzümüzde
yatarken de kalkarken de bir sima oldu gözlerimizde
ama gel gör ki patladı g.tümüzde :D

ha niye patladı derseniz, zaten olmayacak duaya amin demesem
hayatla inatlaşmasam, zamana kafa tutmasam bir şeylerim eksik kalır
illa ki zor olana akacak bu gönül. tamam aksın da,
arkadaş bende var bi öküzlük. hani madem zor olanı seciyorsun bi uğraş değil mi?
yok hemen çekil kabuğuna çek sineye. eee böyle olursa ne olur?
yukardaki dörtlüğün son mısrası olur :D

neyse ya hadi bana müsade. cemiiiiiilll kap tavlayı gel koçum

(dipnot: pek saygıdeğer tahammül kitlem size bir tavsiye, gerçi sizler de bunu bilirsiniz ama ben yine de uyarayım; arkadaş gazına gelmeyin :D )

İÇİNDEN DOĞRU SEVDİM SENİ



İçinden doğru sevdim seni  
Bakışlarından doğru sevdim de  
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan  
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de  
Beni sevdiğin gibi sevdim seni  
Kar bırakılmış karanlığından.  
Yerleştir bu sevdayı her yerine  
Yüzünde ter olan su damlacıklarının  
Kaynağına yerleştir  
Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına  
Gül taşıyan cocuğuna yerleştir  
Ve omuzlarına daracık omuzlarına  
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın  
Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten  
Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir  
Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde  
Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe  
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran  
Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun  
Kar taneleri gibi uçuşan  
Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine  
Yerleştir bu sevdayı her yerine.  
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere  
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden   
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen  
Sevdayı  
Ve köpüklendir  
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın  
Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten  
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu  
Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi  
Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli  
Var eden kendini birincisinden  
Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.  
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen  
Tanımadığın bir ülke gibi  
İçinde yaşamadığın bir zaman gibi  
Tam kendisi gibi mutluluğun   
Beni bekliyorsun  
Ve onu bekliyorsun beni beklerken.  

                                Edip CANSEVER