26 Mayıs 2011 Perşembe

mal mal

ve sadece bir küçük tebessüm kalır geride kalan günün hissettirdiklerinden geriye.. o da bir süre sonra yavaşça kaybolur yüzümdeki çizgilerin arasında...


sanırım sabah uyanınca önce yatakta doğrulacağım
sonra bilgisayarım açıp
mal mal bakacağım açılana kadar
sonra müzik çaları kaldığı yerden devam ettireceğim bu geceki sarkılardan
sonra kalkıp banyoya gideceğim
mal mal aynada kendime bakacağım suratsız bir şekilde
sonra da duşa gireceğim
sonra kahvemi yapacağım
mal mal fincana bakıcam bi süre
hafiften soğumasını bekleyeceğim
fonda yine hep aynı sarkılar...

olsun ya...

15 Mayıs 2011 Pazar

biz beceremedik işte...



söyleyebileceğim herşeyi zaten bu şarkı anlatıyor...

fonda hep aynı şarkılar...

kapı çalsa...
yavaşça kalksam yerimden
sakince kapıya gitsem
ağır ağır açılsa kapı
karşımda görsem seni...
sadece bir gülümseme yeter hoşgeldin dememe
sen de gülümseyerek hoşbulduk desen...

sessizce otursak kafalarımızı öne eğip. sonra ben bir kadeh getirsem sana. dökülen şarabın sesi yankılansa boş hayatlarımızda...fonda bir kaç hoş şarkı çalsa...

an gelir sessizliğimiz bozulur. belki de aynı anda aynı kelimeler cıkar ağzımızdan.
sonra utanıp susarız. susmalarımız çok şey anlatır bize "bize" dair..
gün ağırana kadar susarız... fonda hep aynı şarkılar...

ne zaman konuşmamız gerekirken tek kelime çıktı ki ağzımızdan. keşke gözlerimizi bari kaçırmasaydık, onlar tüm kelimelerden öte oldu her zaman...

susmaktan da öte ne koyar biliyor musun?
bu kadar yakınımda olup da teninin yumuşaklığını hissedememek.
saçlarına dokunamamak.
oysaki dizlerime koysan başını, gözlerini kapatsan...
ben saçlarını, yanaklarını okşasam...
derin bir uykuya dalsan ve ben seni uyandırmamak için kımıldamadan yerimde otursam... fonda hep aynı şarklar...
hayalin bile güzel...

13 Mayıs 2011 Cuma

1-2-3-4-5

o kadar çok şey var ki sana söylemek istediğim. hatta bağıra çağıra söylemek... olmuyor be anasını satayım. hep vazgeçiyorum. boşver diyorum kendime. oysaki bilmen gerekir hepsini. tek tek tüm cümlelerimi duyman gerekiyor. ama olmuyor işte....
gereği yok diye düşünüyorum heralde. artık üzülmenden filan da korkmuyorum.
aslında konuşmak istediğim tek birşey var. ve şu cümleyle başlayacak;
"nerden nereye geldik..."
alsında bu bir çok şeyi anlatıyor. biliyorum cevap vermeyeceksin. susacaksın... kadehinden bir yudum alcaksın gözlerini uzak bir yere cevireceksin ve susacaksın...
konuşamazsın çünkü. konuşursan için sızlayacak biliyorsun. vücudunda bir sıcaklık hissedeceksin.
konuşmaya kalksan sesin titreyecek. beni susturmak isteyeceksin ama o anda içinden bir el durduracak seni...
neyse yaa nasıl olsa ne ben konuşacağım ne de sen dinlemek zorunda kalacaksın.
gerçi gözlerin zaten her zaman satır satır anlatmadı mı içindekileri dilin hep farklı davransa da...
aslında biz karsılıklı susalım seninle... bu daha güzel olurdu sanırım...

kimbilir belki birgün elimi uzatır ve omzuna dokunurum.. sen bana bakarsın bense HAYATIMa... susarız gözlerimizin içinde uzun uzun...