11 Nisan 2012 Çarşamba

SİYAH ULAN SİYAH!

benim yollara kızgınlığım sevdadandır
ne an oldu ki gönlüme ateş düşer
anlarım ki bir sevda daha yola teslim olur
o ortasından bembeyaz bir çizgi geçen simsiyah yollar bir aşka daha engel olur
Beşiktalılığımız'dan mıdır nedir sevdaya bir türlü izin veremez hayat
araya hep SİYAH BEYAZ girer.

hayatın deli mevsiminde dedik önce SİYAH BEYAZ
tam durulduk karsımıza cıktı yine SİYAH BEYAZ

ama biz hep günahı başka şeylerde aradık.

bazen şeytan der iki kadehten sonra "yolsa yol ulan bırak herşeyi geride yürü"
ama orada bile SİYAH BEYAZ var. SİMSİYAH isyanını dile getiren BEMBEYAZ rakı var.

bak işte yine SİYAH BEYAZ'a vurdu sandal...

yoldan geldik nerelere saptı yine lafımız. hep böyle değil miyim aslında ben neyseee

yol ıraktır yol soğuktur yol özlemdir yol tükenmektir.
sevdanın içinde yola müsade yoktur.
sevdiğinin elini tutmana engeldir o yollar
kokusunu çekemezsin içine
sıcaklığını hissedemezsin

hani demiş ya atalar gözden ırak olan gönülden ırak olur
ha böyle işte yollarla sevdayı yaşamak
düşlerde yaşarsın aşkı o SİYAH BEYAZ yollar girmişse arana
düşler de bir yere kadar ayakta tutar sevdayı

sonu ise yine SİYAH BEYAZ'a çıkar
BEMBEYAZ sevdanın SİMSİYAH hasreti...

bu sarkı da bu saçmalamaya yakışır


selami... yok birşey

9 Nisan 2012 Pazartesi

8 Nisan 2012 Pazar

araklama

"aşık olunca kalp durur,kan gitmez.. Şarap o kanın yerinin doldurur..Sen şarap olursun, şarap sen olur.. bu döngüde devam ederiz..sen bu gece bana "çok içtin" dedin yaa..ben seni içiyordum aslında,günlerdir, aylardır sen geçersin damarlarımdan ama sen bilmezsin" demişşş gereksiz bir düşünür..


şeklinde bir araklama tabi izinle

6 Nisan 2012 Cuma

bazen hayattan ikinci bir şans isteriz hepimiz
bu şans bazen bir kaç yıl öncesini kapsar, bazen bir gün öncesini bazen de bir an öncesini
benim isteğim ise herşeyin en başına dair. hani en baş dediysek de kundakta bebekliğe dönmeyelim
hayatımızın şekillendiği o 14-15 yaşlarına dönsem ne güzel olurdu. herşeyi şekillendirmek için yep yeni bir şans olurdu. ama en güzeli de o insanları tekrar yaşamak olurdu.
hadi bunun ikinci bir şans olmasını değiştirelim bir günlüğüne de olsa istediğimiz bir zamana gitmek yapalım.
şöyle bir düşünelim ve bir günlüğüne de olsa herşeyi arkada bırakıp gideceğimiz bir gün seçelim.

benim tercihim öğle arasında okulun kırıldığı ve dostlarla geçirilen bir çarşamba öğleden sonrası.
özellikle çarşamba olmasının bir amacı yok içimden öyle geldi.
dostlarla geçirilmiş bir bahar öğleden sonrası. konuşacak kim bilir neyimiz olurdu? ama ben susmayı tercih ederim. konuşarak zaten az olan zamanı harcamanın gereği yok. 
o yıllarım Edirne'de geçtiği için sanırım Meriç nehri kenarında bir yürüyüş çok şahane olurdu.
muhtemelen de bir şişe şarap ya da bir kaç bira alırdık. çok içmeye gerek yok az olsun bizim olsun.
şarkı da söylerdik. derin mevzulardan bahsederdik heralde. malum ergenlikte insan dünyaya bile kafa tutuyor.
aşktan bahsederdik yüzlerimizde alkolün verdiği sıcaklığı hissetmeye başladığımızda. utangaç bir hal alırdık.
bizim o yaşlarımızda şimdiki gibi kolay değildi aşkı dile getirmek. utanırdık en samimi dosttan bile.
saatler geçtikçe yüzümüz düşerdi vaktin dolduğunun farkındalığıyla. 

ütopik umutlarla en azından o günlerin hayallerini bile yaşamak güzel. 

ya yine mi karaladın gömleğimi :)