2 Nisan 2011 Cumartesi

...

bazen bir ege şairi gibi denizi ve balıkları anlatmayı istedim
bazen de bir anadolu insanı gibi toprağımın kokusunu hissetmeyi
ama olmadı işte be. 
onlar oraların insanları olurken ben hayatımı, "şehirler arası otobüslerde" geçirdim. kıçımı koyabildiğim tek bir kent olmadı. her daim emanet sevgiler besledim şehirlerime. nerelisin diye sordular bana, sustum... bilmiyordum ki nereliyim. doğduğum kent neresi? ya büyüdüğüm? peki ya doyduğum?...

ben hep yolları sevdim bu yüzden. ben yollara aitim dedim hep içimden. 
"gidemediğin yer senin değildir" demiş birileri, aksine gidemediğim her yer benimdi. otobus camından baktığım her kasaba benimdi. benim zaten bir yurdum yokken en kolayı olarak gördüm tabelasını gördüğüm her şehri vatan saymayı ve her çıkış tabelasında içim buruldu memleketimden ayrılır gibi...

ama birgün bir şehri değil memleket, evim gördüm... çünkü içinde sen vardın. ömrümde ilk kez gördüğüm bir şehir sırf içinde sen varsın diye yedi sülalemi barındırıyor gibi hissettim. benliğimi o kentte bıraktım seninle birlikte ve şimdi bu doğduğum topraklarda bir yabancı oldum. sokaklarında büyüdüğüm kent yabancı bana. ben bende değilim ki bu kentin sokakları beni tanısın...

bir yabancı oldum bu topraklara ve nereye gitsem kabul etmiyor beni...
vatanım senin yanın, ben o toprakların çocuğuyum artık. çünkü seni tanıdığımdan beri ben senden önceki beni saymadım, ben seninle açtım gözlerimi hayata ve benim topraklarım senin olduğun yer...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder